Turan Devleti
  Almanya Türkleri
 
Geçtiğimiz 40 yıl içerisinde Türkiye'den Almanya'ya 3 milyon civarında insan göç etmiştir. Ekonomik alanda olduğu gibi kültürel alanda da kendisini gösteren bu azınlığa Almanya Türkleri, Gurbetçiler ya da kullanımı artık pek yaygın olmayan çeşidiyle Almancılar denir. Avrupa'daki Türkler ya da Avrupalı Türkler ise genel terimiyle Türkiye'den Avrupa'ya göç eden insanlara denir.

Sıfat


Almanya'daki Türk nüfusunun tanımı oldukça karmaşıktır. İlk başlarda Almancılar diye tanımlanan grup, bu sıfatı günümüzde aşağılayıcı bir anlam kazandığı için artık benimsememektedir. Gurbetçiler tanımı ise özellikle yeni kuşak tarafından benimsenmemektedir, çünkü yaşadıkları ülkede kalıcı konuma geçmiş, değişik meslekleri ifa eden ve bazıları yaşadıkları ülkenin yurttaşlığına geçen insanlardır. Almanya Türkleri kavramı ise, bu topluluğun anlamını en doğru biçimde karşılamaktadır, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin bu kavramı resmi olarak kullanması talep edilmektedir.

Almanya'da Almanca olarak öncelikle yabancı misafir işçi (Gastarbeiter) olarak adlandırılmışlardır. Alman toplumu, Almanya'ya işçi alımı ile gelen insanları sadece iş için gelen misafirler olarak görmüşlerdir. Bugün küreselleşmenin etkisiyle ve de buna bağlı olarak sosyal anlayışın gelişmesiyle yabancı vatandaşlar (Ausländische Mitbürger) olarak sıfatlandırılmaktadırlar.

Tarih


İlkler Osmanlı devletinin meslek eğitimi için yolladığı ve Alman sanayisinde eğitim gören ve özellikle savunma sanayisinde çalışmış olan Türklerdir.

1960'larda iş gücüne ihtiyaç duyan Almanya, daha önce İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelere kapılarını açmış ve sonunda Türkiye'deki insanlara da göç imkanı tanımıştır. Esas olarak bu göçmenlerin Almanya'daki maddi durumları Türkiye'dekilere göre daha iyi bir konumdaydı. Amaçları çalışıp, para biriktirerek Türkiye'ye kısa bir süre içinde geri dönmek olan bu grubun çok az bir kısmı Türkiye'ye geri dönmüştür. Büyük bir çoğunluğu ailelerini Türkiye'den getirterek Almanya'da yaşamaya devam etmişlerdir. Ancak Almanya 1973'te göçmenlere kapılarını kapatmıştır. Buna rağmen Türkler, ya yasa dışı yollardan sığınma amacıyla ülkeye giriş yapmaya devam etmişlerdir. 1980'de Türkiye'ye geri dönmeleri amacıyla yapılan mali yardımlar da bir sonuç getirmemiş, göç sürmüştür. Almanya'daki göç sorununun en büyük sebebi olarak, Almanya'nın ABD ve Avustralya'nın aksine kendisini bir "göç ülkesi" olarak görmemesi ve de uyum için gerekli önlemleri başından almaması gösterilmektedir.

Türkiye'den göç eden göçmenler Almanya'da kendilerini birçok alanda göstermiş, özellikle kültür ve ekonomi alanlarında etkin olmuşlardır. Anayurtlarına olan bağlarını Türkiye'ye yaptıkları yıllık tatillerle koparmamışlardır. Türk basınını ise gerek televizyondan gerekse gazetelerden izlemekte olup, birçoğu, Hristiyan yaşam biçiminin hakim olduğu Almanya'da, İslamî değerlere göre yaşamayı sürdürmektedir.

Almanya'daki Türk toplumu

2006 Dünya Kupasi için Berlin Neukölln'de elde hazırlanmış sembolik bir Alman-Türk bayrağı. 10.000 adet basıldığı söylenmektedir.

Almanya Türkleri 1960 ve sonrasında iş bulmak amacıyla gittikleri Almanya'da günümüze dek sayıları katlanarak yaşamışlardır ve şu anda 3'ncü nesile ulaşmışlardır. Almanya Türkleri heterojen bir gruptur. Türk Devleti bütün vatandaşlarını Türk olarak tanımladığı için, bu tanım içinde bazı farklı etnik kimlikleri de barındırır. Ancak bu grubun hemen hemen hepsi Türkçeyi ana dil olarak konuşur. Almanya'da, Kıbrıs, Suriye ve Balkanlar'dan giden, bu ülkelerin vatandaşlığında olan Türk kökenliler de bulunur.

1974 senesinde Almanya'nın petrol kırizinden sonra getirilen göçme yasağından sonra, Türk vatandaşları evlenme, aile birleşimi, kaçak veya ilticai sebeplerle genede bir yollarını bulup gelmişlerdir. Alman devleti bunu takip eden senelerde, yeniden düzenlenen iltica, göçmen ve vatandaşlık yasaları ile bu akımı engellemek için yasal baraj koymaya çalışmışdır. İltica etmek isteyenlerin baş listesini bugüne kadar Türk vatandaşları çekmektedir.

Federal Almanya İstatistik Dairesinin 2002 sayılarına göre, Almanya'da yaşamakta olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sayısı 1.912.200 olarak verilmektedir. Bu sayılara 2002 sonuna kadar Alman vatandaşlığına geçmiş olan toplam 565.766 kişiyi de eklemek gereklidir. Bu durumda Almanya'daki Türk nüfusunun 2.477.966, buna istatiki bilgilerin güncel olmadığından yola çıkarak tahmini 100.000 daha eklersek, 2,5 milyondan fazla olduğu söylenebilir [2].

Almanya'ya ilk gittiklerinde 'misafir işçi' olarak adlandırılmışlarsa da, bu ülkede geçici olmadıklarını söylemek mümkündür. Bugüne kadar 620 bin Türk vatandaşı (Alman İstatistikler Dairesi) Alman vatandaşı statüsündedir. Alman vatandaşlığına geçiş ile Baden-Württemberg eyaleti "vicdani test" yasasını 1 Ocak 2006'da yürürlüğe koydu. Müslümanların namus cinayetinden eşcinselliğe, tartışmalı konulara yaklaşımını ölçen test, ayrımcı ve aşağılayıcı bulunuyor.

Din

Hetereojen  bir grup olduklarι için mezhep farklılıkları da bulunmaktadır, Gayri müslim (Süryani, Yezid vs.) eski Türk vatandaşların çoğunluğu Almanya'ya ilticacı statüsü ile geldiklerinden ve bulundukları sosyal ve dini konumları sebebi ile en kısa zaman içinde Alman vatandaşlıklarına kavuşuyor. Bu yüzden Almanya'daki Türk toplumunun içinde herhangi bir faal faaliyet içinde değildirler.

Din ve camii Almanya'da yaşayan Türk toplumu için önemli bir rol oynamaktadır. Almanya'nın İslamiyeti resmi din olarak kabul etmediği ve özerk statüsü bulunmadığı için dernek kanunlarının verdiği imkanlarla dernek çatısı ve sıfatı altında düzenlenmekte. Satın alınan, bina, depo veya atıl fabrika binalarına yapılan düzenlemelerle dini ihtiyaçlar giderilmeye çalışılmaktadır.

Diyanet işlerinin desteklediği Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) organizasyonuna üye binlerce Türk vatandaşı vardır. Bu organizasyon Türkiye'nin anaysal düzenine bağiıdır. Bunun yanında diğer uçlara yönelik organizasyonlar olup, en başında Milli Görüş ile binlerce üyesi vardır. Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı, Milli Görüşü devamlı izlemekte ve Alman Anayasayısını tehdit edici olarak sınıflandırmaktadır.

Almanya'da daha aktif olan bir Alevi toplumu bulunup, çeşitli şehirlerde bulunan Cemevleri ile sıkı bir organizasyona girişmişlerdir.

Bu zamana kadar birçok milletin dağılmış İslamî dernekleri 4 büyük İslam federasyonları altında toplanmışlar. Alman hükümetinin kendi karşılarında bir muhatap olacak İslam Kurulunun kurulabilmesi için 2007 senesinde toplanan 4 büyük İslami federasyon ortak çalışma ve adım atma kararı aldı. Bu kurul daha sonra Alman hükümeti ile ilk toplantısını Eylül 2006'da Federal İçişleri Bakanı Dr. W. Schäuble'nin büyük özverisi ile yapmıştır. Bu konferans 15 İslamî federasyon temsilcisi, 15 eyalet ve hükümet temsilcilerinden oluştu. Konferansta Alman müslümanlarla Ahmediye cemaati bulunmadılar. Alevi organizasyonunda bir İslamî toplum temsilcisi olarak davet edilmesi ve katılması da kayda değer bir bilgidir. Milli Görüş, "Siyasi İslam" tarzı sebebi ile konferansa çağırılmamıştır.

Konferansa katılan organizasyonlarin temsilcileri:

    * Bekir Alboğa, Mehmet Yıldırım, DİTİB
    * Ayyub Axel Köhler, Alman Müslümanları Merkez Kurultayı
    * Ali Kızılkaya, Almanya Cumhuriyeti İslam Kurultayı
    * Ali Toprak, Almanya Alevi Cemaati
    * Mehmet Yılmaz, İslami kültür merkezleri

İkinci Almanya İslam konferansı Mayıs ayının başında Alman hükümetinin başkanlığında toplanmış olup somut sonuçlar vermeden bitmiştir.

Dil


Almanya'daki Türklerin ana dili Türkçedir. Ancak yeterli derecede Türkçe öğrenemeyen göçmen çocuklarının Almanca öğrenmekte de sıkıntılar çektiği gözlenmektedir. Bunun sonucunda bugün Almanya Türkçesi diye tabir edilen, Türkçe ile bazı Almanca sözcüklerin karışımından oluşan bir lehçe söz konusudur.

Her iki dilin de diğerine göre daha kısa ve yerleşmiş sözleri olduğundan, insan aklı kendiliğinden en basit sözcüğe yönelir, yani en alışık olduğu sözcüğü telaffuz eder. Günlük hayatlarında karşılaştıkları kavramların pek çoğunun Türkçesini bilmemeleri ya da o an akıllarına gelmemesi de bu oluşuma yol açar.

Bazı tipik örnekler:

  Almanca "Almancı Türkçesi" Türkiye Türkçesi
İsimlerde: Ich warte im Bahnhof Bahnhof'ta bekliyo(ru)m Tren garında bekliyorum
  Das Arbeitsamt ist heute geschlossen Arbeitsamt bugün kapalı İşçi bulma kurumu bugün kapalı
Fiil ve isimlerde: Ich kaufe ein Handy Handy satın alacağım Cep telefonu satın alacağım
  Ich habe einen Vertrag abgeschlossen Vertrag yaptım Sözleşme yaptım

Bu lehçenin dikkat çekici bir diğer yanı da, Almanca cümleler ya da kelimeler doğrudan Türkçeye çevrildiğinde, Türkiye Türkçesine ters düşen terimler ortaya çıkabilmektedir:

Almanca Almanya Türkçesi Türkiye Türkçesi
Test schreiben test yazmak sınava girmek
Gitarre spielen gitar oynamak gitar çalmak
weitergehen devam gitmek gitmeye devam etmek

Bu farkların ortaya çıkmasında "değişik kültürde yetişme" ve "aile" faktörleri dışında bir diğer etken de, şüphesiz okulda Türkçe eğitiminin yetersiz kalmasıdır. Bazı ilkokul ve ortaokullarda Türkçe eğitim haftada bir ya da iki saat olmak suretiyle verilmesine karşın, Türkiye'de yaşayan bir öğrencinin öğrendiği Türkçeyle kıyaslandığında bu süre yetersiz kalmaktadır. Özellikle bu eğitimden de yoksun kalan Türk çocukları, konuştuklarını Türk yazı diline aktaramamaktadırlar. Bundan dolayı 'Ş' yerine 'Sch', 'z' yerine 's' gibi Alman alfabesinden harfler kullananlar vardır. Bunun yanında yetersiz Almanca (sadece Sokak Almancası) diline sahip olmanın başlıca sebebi de, Alman toplumu ile zayıf sosyal ilişki ve Türk televizyonlarının hemen her Türk hanesine girebilmesidir. Bunun yanında modern iletişim ve eğlence aletlerinin (Televizyon, Playstation, Cep Telefonu. vs.) geniş yayılımı ve aşırı kullanımı kültürel sorunları daha da pekiştirmektedir.

Türklerin Türkçedeki yetersizliklerinin tek sebebi ebeveynler değildir. Bavyera eyaleti Türkçe derslerini bir ya da iki yıl içerisinde tamamen kaldırmayı planlamaktadır. Berlin'de okullarda Türkçe konuşulması yasaklanmış, Hessen'de ana dil eğitimi yürürlükten çıkarılmıştır. Almanya'nın uyum adı altında yürüttüğü bu politika, asimile edilmeye çalışıldıkları gerekçesiyle Türkler tarafından eleştirilmektedir.

Ancak Türk televizyon ve gazeteleri sayesinde dildeki bu biçimlenmeden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen insanlar da vardır. Özellikle eğitim düzeyi daha yüksek olanlar, gerek Türkçeyi gerekse Almancayı daha düzgün konuşabilmektedirler. Ayrıca "23 Nisan Çocuk Şenlikleri" kapsamında okunan Türkçe şiirler, söylenen Türkçe şarkılar da çocukların Türkçesini pekiştirmektedir. Bu sebeple Alman okullarının Türkçeye daha kapsamlı yer vermesi ve hatta İtalyanca, İspanyolca ve Fransızca gibi seçmeli ders statüsüne yükseltilmesi talep edilmektedir.


Eğitim 

Almanya Türklerinin eğitim durumuna gelmeden önce, Alman eğitim sistemine göz atmakta fayda var. Alman eğitim sistemi dört katmandan oluşmaktadır ve eyaletten eyalete farklılıklar göstermektedir. Kabaca Alman eğitim sistemini şu katmanlara ayırabiliriz:

  • Temel eğitim (4 yıl) - ilkokul (Grundschule)
  • İkincil eğitim I (5 - 8 yıl) - ortaokul (Hauptschule), orta dereceli lise (Realschule), yüksek dereceli lise (Gymnasium)
  • İkincil eğitim II (2 - 3 yıl) - meslek okulları (Berufsfachschule, Fachschule), teknik yüksek okulları (Fachoberschule, berufliches Gymnasium)
  • Yüksek eğitim - Üniversite (Uni), Yüksekokul (Fachhochschule)

6 yaşını dolduran her çocuk 4 yıllık ilkokula (Grundschule) gönderilir, öğrenme güçlüğü çeken çocuklar ise ebeveynin onayını almak suretiyle 9 yıllık Sonderschule'ye gönderilir. İlkokul son sınıfta erişilen not derecesine göre çocuklar 5 yıl sürecek olan ortaokula (Hauptschule), 6 yıl sürecek olan orta dereceli liseye (Realschule) veya 8 yıl sürecek olan yüksek dereceli liseye (Gymnasium) yerleştirirler. Sonderschule'yi bitiren bir çocuk, ek olarak 1 yıl daha okuyarak ortaokul diplomasına sahip olabilir. Aynı şekilde ortaokulu bitiren bir çocuk, yine dereceye göre 1 yıl 10. sınıfı okuyarak veya doğrudan 2 yıllık meslek okulunda okuyarak orta dereceli lise diplomasını alabilir. Buna ek olarak orta dereceli liseyi bitirmek suretiyle 2 veya 3 yıl meslek / teknik yüksek okullarında okuyarak yüksek dereceli lise diplomasına sahip olunabilir. Yüksek dereceli lise diplomasına sahip herkes, belirli derecelere göre üniversitede veya yüksekokulda okuyabilirler.

Almanya Türklerinin nüfuslarına rağmen eğitim alanında oldukça zayıf oldukları söylenebilir. Buna gerekçe olarak ise 4. sınıftan sonra öğrencileri ilkokuldan ortaokula, orta liseye veya yüksek liseye yerleştirme sürecinde, Türk çocuklarının Almancaya yeterince hakim olmamaları sebebiyle genelde ortaokula yerleştirilmeleri gösteriliyor. Ancak yeni kuşakta eğitime ilgi geçmişe oranla daha iyi bir durumdadır.

Çocukların eğitim ve kültür seviyesi ebeveynlerin kültür ve varlık seviyesi ile de ilgilidir. Yüksek eğitime veya meslek eğitimine başlayan ve başarı ile bitirenlerin sayısı gün geçtikçe çoğalsa da yaşadıkları ülkenin ortalamasına göre zayıftır. Türk çocuklarının ve gençlerinin Alman eğitim sisteminde bocalamasında ve başarısızlığında en büyük sorumluluk, ebeveynlerin yetersiz veya hiç olmayan eğitim seviyesi ile onların maddi imkansızlıkları veya diğer maddi değerlere daha öncelik vermeleridir. Burada özellikle kız çocukları toplumsal baskı ve bırakılmak istenmeyen gelenek ve görenek bahaneleri ile yoksun bırakılmaktadırlar.

Berlinli Türklerin eğitim seviyesi
Berlinli Türklerin eğitim seviyesi

2002'de yapılan bir araştırmaya göre Berlin'de yaşayan Almanyalı Türklerin eğitim düzeyi:

  • % 11'i - Okul terk / Diplomasız (Kein Abschluss)
  • % 46'sı - İlk ve ortaokul (Hauptschule veya Volksschule)
  • % 25'i - Orta dereceli lise (Mittlere Reife / Fachschulreife)
  • % 12'si - Yüksek dereceli lise (Hochschule (Abitur) veya Fachhochschulreife)
  • % 7'si - Üniversite / Yüksekokul (Universität / Hochschule veya Fachhochschule)

Alman eğitim sisteminin fakir, göçmen, mülteci ve engelli çocuklara ayrımcılık uygulanmasına yol açtığı BM'nin insan hakları raporuna da yansımıştır 

 
 
  Hit: 6172 ziyaretçi (8730 klik)  
 

Copyright Turan Devleti.tr.gg © Yapim: Hasülkü Tasarim

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol